29 Temmuz 2013 Pazartesi

KIZIMA MEKTUPLAR

İKİ MEKTUP

Hayallerinin peşinde koşan kızım

"Fuji dağının tepesinde güneşin doğuşunu seyredeceğim” dedin ve seyrettin.

FUJİ DAĞI
BULUTLARIN ÜSTÜNDE
Düşünüyorum da hayallerin sonu yok… Hayallerin gerçekleşmesi için uğraşmak, dilediğin gibi yaşama hakkına sahip olmanın ve yaşamını kendin yönetebilmenin sonucu olsa gerek.

UFUK
Aslında gördüğün çizgiden daima daha ileriye baktığında çizginin sınırlarının olmadığını fark etmendir. Bizler, arzularımızla bile ulaşamayacağımız büyüklükte bir dünyanın önce pencerelerini, sonrada kapılarını aralamayı başardık. Dünya, sizin nesil için, avucunuzda sımsıkı tutabileceğiniz kadar küçük, küçüldü. Güneşin doğuşunu sekiz saat ileride yaşayan bir ülkenin dağından sen seyrederek, bense seni dinleyerek yaşayabiliyorum, görmem olmadan.

HAYALLER
Hayallerimiz, gördüklerimiz, varabildiklerimiz sınırlıydı, düşüncelerimiz bile sınırlıydı. Düşüncenin ötesi bizim için keşifti. Uçağa binip bir yerlere gidebilmek lüksün adıydı. Televizyonda dünyayı gezen nadir insanları görmek hayranlığın adıydı. İlkokul beşinci sınıfta, Sadun Bora dünyayı dolaşıp yatıyla İstanbul boğazından geçeceği gün okuldan bahçeye çıkıp, okyanusları geçen yatı seyretmek bile akıl almaz bir olaydı. Biz, Coğrafyayı önümüzdeki küreyi çevirerek veya atlaslarda şehir bulmaca oynayarak, derslerde ise gidemediğimiz yerler hakkında sınırlı bilgilerle öğrendik. Zenciyi, Japon’u, sarı ırkı ülkemize gelince gördük. Tabi ki dünya vardı ama ulaşım bu kadar şanslı değildi…

DÜN

Bana Kore’li arkadaşının Eylülde geleceğini söyledin. Artık bu çağın çocukları, gençleri dünyanın her yerinden arkadaş edinebiliyor. Bizse yabancı dilimizi ilerletmek için gidemediğimiz ülkelerden birileriyle mektup arkadaşlığı yapardık. Tanışmalar çok ender olduğu için arkadaşlık satırlarda kalır, mektuplar bir süre sonra kesilirdi. Şimdi sizler dünyanın çeşitli yerlerinden arkadaşlarla planlar yapıp, bir ülkede görüşüp, istediğiniz yere gitme şansına sahipsiniz.
İlk görev yerime gideceğim zaman, yıl 1983 de, tesadüf, babaannem ve göremediğim dedem görev için tam otuz günde kervanlarla gidebildiği yere, ben otobüsle yirmi saatte İstanbul’dan vardığım için şanslıydım. Şimdi yirmi saat de, aktarma ile olsa bile dünyanın öbür ucuna gidebiliyorsun.

BUGÜN 

Televizyonu seyrederken bir programda Tillokalesinin sırrı anlatılıyordu. "Yeni yılda ilk kez hocamın başucunu aydınlatmazsa ben o güneşi neyleyeyim" diyerek kolları sıvayan ünlü mutasavvıf Erzurumlu İbrahim Hakkı, Güneşin ilk ışıklarını daha Tillo sokaklarına düşmeden hocası ve şeyhi ünlü Mutasavvıf İsmail Fakirullah'ın mezarının başına düşürmeyi başarmış. İş arasında, babanla ilgimizi çekerek seyrettik, interneti açarak hakkında bilgi aldım. Sonra her şeyi bırakarak masamda hayallere daldım.
Bir televizyon programında göremediğim yerlere gidebildiğim için, internet de her türlü bilgiye ulaşabildiğim için, okuyabildiğim için, yapabilme ve öğrenebilme gücüne sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissettim. Yaptıklarımla gururlandım, bilgi açlığım ise doyumsuz mutluluk…
Hayatımı sınırlı hayallerimle ve imkânsızları başararak yaşadım.
Biz de ufuk çizgisi vardı. Sizde çizginin ötesi var.
Sana ulaşabileceğin hayallerini verebilmek, belki de hayattaki en büyük başarımdır. Âmâ yaptıklarınla gururlanman ve mutlu olabilmeyi başarabilmen için uğraşmak senindir.
Biz kervanla gidilen yollarda, yolları kısaltmayı, mektupla günler sonra ulaşabildiğimiz kişilere, bir telefonla ya da mail ile ulaşabilmeyi, her yer, her şey hakkında bilgiye sahip olabilmeyi başardık. Yine de görmenin, okumanın, bilmenin sonu yok, kabul ediyorum.
Çok uzattım.

KİYOTO
Sen yanımızda bile özlenensin. Oysa senin özlemlerin uzakta…
Özlemlerine varman dileği ile...

Özlendin.

                                              ANNEN
                                                            

İkinci Mektup 


Fuji dağının tepesinde güneşin doğuşunu seyredeceğim” dedin ve seyrettin.

Babalı ’da 
Güneşin sabah saatlerinde denizin üstünde bütün kızıllığı ile yükselirken fırça vuruşları ile gökyüzünü renklendirmesini ve Karadeniz’in beyaz köpük dalgalarında ışıl ışıl parlayan ışık şölenini ve kahvaltı sonrası sıcacık çaylarımızı yudumlarken yunusların gösterisini seyrediyoruz babanla.
“Fuji dağında güneşin doğuşunu seyreden kızım, buradaki güzelliğin farkında mı acaba? ”dedi ve güldük.
“Gökteki yıldızlara bakarken, yerdeki çukuru görmezmiş müneccim. Fuji’den güneşin doğuşunu seyreden çoğu gezgin(!) Babalıdaki güzelliğin farkında değil ”dedi.
A be kızım, çık burada kayaların üzerine, otur seyret güneşi… Onun için taaa Japonyalara gidip, dağa çıkıp bizimde yüreğimizi ağzına getirmen gerekiyor muydu? Bir dağa çıkacaksan çık Nemrut’a…

Sen hiç Karlıova’da güneşin doğuşunu seyrettin mi? Dünyada iki yerde bir Everest’te, diğeri de Karlıova’da öyle doğarmış, güneş bütün renkleri ile yükselirmiş. Biz Karlıova’da güneşin doğuşunu seyrettik ama ne yazık ki bütün renkleri göremedik. Şimdi sen Everest’e de çıkacağım dersin, çıkarsın da…

GÜNEŞİN BATIŞI
BABALI-EV-SALINCAK
Bir Pazar günü 

Keyfimiz yerinde. Karadeniz’in dalgaları sana takılma duygusu uyandırdı içimizde.(Gülümse…,her zaman ki halimiz) Sahilde bizden başka kimse yok, sizlerin tabiriyle Allah’ın unuttuğu yerdeyiz. Biz doğanın sesinde dinlenirken, sizler şehirlerde kayboluyorsunuz.
Eeeee kızım, çocukların anne ve babaları hep büyüktür, malum. Zevkler ve renkler hiçbir zaman tartışmamalı, kuşak farkı ise bilinen gerçek.


Sözün özü, aslında sadece şu:
Mutlu ol, mutluluğun peşinde koş, ama yanındaki mutluluklarında farkında ol.

Öpüldünüz.


                                                                                                 BABANIN SÖZLERİ VE BEN








1 yorum :

  1. teyzoşum çocukların çok şanslı çünkü her hayallerini gerçekleştirecek kapı gibi bir anaları var... valla bize de örnek oluyorsunuz, anacığım "yasemin yolluyor taaa oralara sen de oturma" demeye başladı ya... süper bütçe, zaman ayarlamaları ufaktan ben de uçan ailenize katılıyorum : ) bu arada benim özlem umarım kendi ülkesindeki güneş doğuşlarına da zaman ayırır bir gün : )

    YanıtlaSil