Sinan’a
Anılardan “an” karesi…
Yoksun.
Sana anlatacaklarım birikti, bir telefon açıp “nasılsın,
iyi mi sin?” diye sorsam, sen bana “ben iyiyim, sen nasılsın?” deyip her zamanki
şakalarımızı yapsak, aynı anda “o zaman mesele yok” deyip telefonu kapatsak.
Hep böyleydik, sonra tekrar telefon açar uzun uzun konuşurduk.
Şimdi sana açsam,"yıllar geçiyor yokluğunda, yok olmak ne
ki?" diye sorsam, diyeceğini biliyorum , “yok muyum ki ?”
Yoksun, sesini
duymuyorum, seninle konuşamıyorum, seni göremiyorum. Varsın, her gönülde
hasretle ve anılarla yaşıyorsun. Yine de esprilerimizi kendi adıma yapmadan
duramayacağım.
“Burada havalar çok sıcak, orada nasıl? Ve orada da
bulmaca çözüyor musun acaba?”
Dün canım hiç çalışmak istemedi, iş yerimde tembellikle
vakit geçirdim. Önce kitap okumak istedim olmadı, işime döndüm olmadı, film
seyredeyim dedim ıh ıh. Sonra aklıma oyun oynamak geldi, şöyle oyunları bir
inceleyim dedim. Seninle yaz tatillerinde arada pişti oynardık. Ama bizim
aramızda oynanan piştiyi herhalde kimse oynamamıştır. Benim için yenmek, sana
sık sık kızdığım için intikam alma yoluydu. Dayak atmacasına pişti… Hile olur
mu, sen yenmek için yapardın, yine de yenilirdin. Sonra yüzüne masum bir ifade
bürünür, sana atacağım tokat havada kalırdı. Her seferinde oyunbozan derdim ama
yine de seninle oynamaktan vazgeçmezdim. Bir keresinde de sana bulaşık
yıkattırmıştım. Tabi ki ben seni yenerek abimi yenmenin gururunu yaşıyorken sen
aslında bunların hepsini oyun olarak yapıyordun, aramızda eğlendiğimiz ve
dinlendiğimiz oyunlar. Yıllar var ki pişti oynamadım. Sonunda internet de pişti
buldum, oyunun nasıl oynandığını, nasıl sayı alındığını bile unutmuşum.
Çocukluğumuzda oynadığımız iskambil oyunlarından hangisini hatırlıyorum acaba
diye düşündüm? Ya çocuklarımız, hangi iskambil oyununu biliyor? Onların
oynadıkları bilgisayar oyunlarını da biz bilmiyoruz ya neyse.
Pişti oynadım saatlerce, karşımda sen yoktun, ayrıca
iskambil kâğıdından aldığım zevki de almadım, ama sanki sen varmışsın gibi
çocuklaştım, oynadım, oynadım, yenildiğimde yüzümde hafif bir tokat izi
hissettim, güldüm. Ama yendiğimde bilgisayara tokat atamadım ki.
![]() |
Birbirimize yazdığımız komik mektuplar,
|
Ah daha ne oyunlar oynanırdı, ailece değil, sülale boyu
neşe içeresinde oynadığımız oyunlar anlatmakla bitmez. Akıl oyunları, zekâ
bulmacaları, neredeyse seni sihirbaz ilan ettiğimiz zamanlardan hoş
gülümsemeler yayıldı yüzüme ama keşke kayıt alsaydık, keşke yazsaydık her
birini de çocukluğumuzun çocukluğunu etrafımıza da yaşatabilseydik.
Sen hayatımda gördüğüm en üstün zekâydın, “babamdan sonra
tabi ki” demene rağmen. Üniversiteye başlayana kadar amacım hep seni geçmekti,
sonra seni eğitim hayatımda hiç geçemeyeceğimi anladım. Bana öğrettiğin
analitik geometri, cebir kurallarını bile hatırlıyorum da oynadığımız zeka
oyunlarını hatırlamıyorum ne yazık ki.
Bana her telefonda ne okuduğumu sorardın, tıp
bilgilerimizle tartışıp, seni yenmekten zevk almama rağmen, benim fikirlerimi
çürütecek yeni bir tıp bilgisi ile karşıma çıkardın. Araştırmanın, öğrenmenin
sonu yok olduğunu, çok hasta ve ömrünün kısa günlerindeyken bile yarım kalan
bir eğitimi tamamlamaktan bahsederken anlamıştım.
“Alim olun” derdin, “ üzerinde uğraştığınız her konuyu
iyice öğrenin .”
Bir bezik, bir pişti oyunu beni nerelere sürükledi.
Gittim kendime Oyunlar Ansiklopedi ‘si aldım. Kitap ilgimi çekti. İçinde otuz
beş adet iskambil oyunu, on beş adet taş ve tabla oyunu, on adet te zar oyunu
var. Ay bak, dominoyu da unutmuşum, aaa kitapta ne buldum bak şimdi. Trabzon’da
kumda oynadığımız altı sıralı çukura altı taş yerleştirdiğimiz ve taşlarla
oynadığımız bir oyun vardı. Oyunun adı Kalaha’ ymış. Geçenlerde televizyon
programlarından birinde bu oyunun sadece bu yöreye ait olduğunu oğlumla
seyredince “aaa bu Mangala oyunu dedi” hemen bilgisayarıma indirdi oyun
programını, arada oynarım ama aynı zevki alır mıyım bilmem? Aslında bu oyun, ta
Hunlar zamanından beri oynanıyormuş. İlginç değil mi?
Oyunların hepsini unutmuşum veya çalışma ve hayat düzeni
bunları silmiş aklımızdan.
Şimdi öğrenme zamanı geldi yine.
Seni anlatmak oyun anlatmak değil elbette. Koca bir zekânın
bizdeki izlerinden sadece hoş bir parçasındasın mektubumda.
Yıllar uzaklaşıyor, sen ise aynı yerdesin. Solma
hayatımızdan ve aklımızdan.
Yoksun ama hep varsın.
KardeşinMangala oyunu hakkında bilgi
http://www.mangala.com.tr/oyun_kurallari.html
Bezik oyunu hakkında bilgi
http://bezikseverler.wordpress.com/
anılar kalıyor bir tek geriye... sevgiyle içini titretiyor insanın hatırladıkça... o güzel insanların güzelliklerini içimizi burkarak hatırlıyoruz ...
YanıtlaSilbizlere de nasip olsun böyle yaşamak böyle güzellikler bırakmak inşaAllah