Aşkı anlatan mektupnameler

Günümüze kadar yazılmış en güzel aşk mektupları, gerçek, yaşanmış ve hala içinde o naif duygu barındıran sözcükler...

Türk edebiyatında mektup

Türk edebiyatından önemli mektup örnekleri ve kitapları

Kartpostal ve Mektuplar

Yaşamım boyunca okuduğum, yazdığım mektuplar ve sevdiklerimden aldığım kartpostallar..

Eskide kalan; telgraf

Bir zamanlar acil durumların en iyi dostu olan telgraf ve onu bize miras bıraktığı kısa cümleler...

Yazdığım mektuplar

Hayatın akışını nakşettiğim beyaz bir kağıdın sararan cümleleri...

Hayata tanıklık eden mektuplar

Kalemin ucundan dökülen sözcükler hiç tanımadığımız insanların geçmişlerini geleceğe taşıyorlar...

29 Mart 2014 Cumartesi

AYFER ABLAMA MEKTUP

Sevgili Ayfer Ablam,

Geçenlerde rüyamda koşturuyordun, bana bakmadan geçtin, acelem var dedin, şimdi seninle konuşamam dedin. Sana sarılmak istedim, sarılmadan gittin.
Uyandım, özlemin karanlığı doldurdu, oturdum sana dua okudum. Belki de, seni unuttuğumu zannettin, kendi derdimle haşır haşır neşirim ya, anmadığım zaman var zannettin, o yüzden benden kaçtın buluşma yerimizden, hasret giderdiğimiz yerden.
Oysaki en çok andığım zamanlardasın, evimin her köşesinde minik hediyelerin var, yaptığın örtüleri serdim geçenlerde sehpaya ve bende senin yaptıklarına bakarak avunuyorum yattığım yerde, sen de kalçanı kırmıştın ya, acılarını anladım belki de bir şekilde, ayağımın acısıyla.
Zor seneydi, sene değil kâbuslardaydık tümümüz. Özene bezene duvarlarını süslediğin, kapılarına ebrular yaptığın, sehpalarını oyduğun, koltuk örtülerini işlediğin sanat şaheseri evinden iz arıyordun yıkıntıların arasında. Bir taşı kaldırıyor, elini bir yerden bire uzatıyordun. Ağlamıyorduk, taşlardan taş olmuştuk acıyla. “Bak, yeşil çekyatın ucu gözüküyor, oraya çıkıp bakalım” Çıkılacak gibi değildi ki.
Gözümün önünde taş yığınları, kulağımda ise tek söylediğin cümle.
“Olsun, hiç olmazsa her şeyi kullandım”
Ben, deprem yılında yaşadıklarımızı belleğimden sildim, anlatmaya gücüm yetmez. Sağ olduğunu anladığın anda mal canın yongasıdır deyip insanlar mallarının peşindeydi. Sen ise dönüp, bana hayatımın dersini verdin.
“İçinde hiçbir şey ukte kalmasın, her şeyi kullan, saklama, bir tek yatak örtüsü almıştım onu kullanmak kısmet olamadı.”
O günden sonra daha dikkat ettim, en yenileri, saklanılan her şeyi kullanmaya. Hele ki bir de, ölümle burun buruna geldiğimde malın ne kadar önemsiz olduğunu anladım bir kere daha.”Mal da yalan, mülk de yalan, gel de biraz sen de oyalan” dediği gibi Yunus Emre’nin biz de oyalanmaya devam ediyoruz işte.
Sen sevgiydin, ablamdın, annemdin,dostumdun..Ben ise senin olmayan kızındım,çocuklarım ise torunların.
Öyle özlem doluydun ki, telefonda seni çok özledim der, arkasından dolmuşa biner, uzaktan gelir, beni görmek için yarım saat yokuş yukarı çıkar, bir de ağrıyan dizine rağmen altmış merdiveni çıkar, odama gelir, beni beş dakika bile görmen kısmet olursa elinde yaptığın börek, pasta, kurabiye gibi şeylerle bir de ufak bir hediye verir ve aynı yolları akşam olmadan giderdin.
Ne zaman başım sıkışsa, sen elinde kocaman yemekleri bile taşıyıp, misafirlerime hazırlanmamda yardım ederdin.
Kendi ailemden, eşimin ailesinden görmediğim desteği senden gördüm ben. Çocukların yaz tatili başlayınca benim kâbusum da başlardı, yaz tatilinde onlara kurs ayarlamaya, evde kadın tutmaya çalışırdım ama sen, yazlığa bana getir derdin. Çocuklar kaç yazı sende geçirdi.
Tanıştığımız on altı sene olmuş, sensizlik ise sekiz sene.
Eminim bir sürü gönüllerde geziyorsundur, ama benim ve çocuklarımın Ayfer ablası, her an anıldığından da eminsindir.
Oturup, on altı seneyi, seninle geçirdiğim her dolu anı yazmak isterdim. Güzel sofralarda, şarkılarda, yürüyüşlerde, alışverişte, okuduğumuz kitaplarda, yaptığın her tabloda, her eserde, sohbetlerde, dertlerimizde, tüm paylaştığımız anlarda biz her şeyi dolu dolu yaşamışız.
İçimi acıtanlar ise, seni üzdüm mü, seni kırdım mı, sana gelemediğim zamanlar bana kızdın mı gibi sorular? Bunları düşününce hüzünleniyorum.
Başıma gelen en iyi dosttun sen.
Ne olur, rüyalarımda terk etme beni.
Özlemlerim fazla, arada gel, hasret giderelim.
Not: oğlumla askere gidecektin ya, hala soytarı üniversiteyi bitirmedi.

Yasemin Akpınar

     13.gün

15 Mart 2014 Cumartesi

ESMİRA


ESMİRA


Hoş geldin dünyamıza.
Adın gibi güzel, bahtın da güzel olsun.
Sen bir zümrüt taşı, yaşamın boyunca ışıl ışıl parılda herkese.
Mutlu ol, mutluluk yansıt çevrene.
Hoş geldin hayatımıza.
 
Esmira, adının anlamı gibi, refah ve zenginlik içinde yaşa, her yönüyle zengin ol. Başarı, sevgi ve yaşama sevinci hayatında hep olsun. Güçlü ol, fiziksel, duygusal ve ruhsal dengeleyici ol, hep ol. Zümrüt ol.
Hoş geldin yaşama.


Adın, Sevda’nın gözlerinde yeşillendi, onun karnında şekillendin. Esmira dedi, bayıldım.
Sevda, tüm Sevda masallarını yazmaya başladı seninle.
Annen seni doğurdu, ama asıl yeniden doğan Sevda oldu. Anne kız olarak birlikte büyüyeceksiniz, birlikte olgunlaşacaksınız, o senin Sevdan, sen ise onun her hücresi olacaksın.

Değişmeyen ve yaşam boyunca değişmeyecek tek şey sevgi. Sevda’nın sevgisi, anne sevgisi yüreğinde büyüyecek, hep var olacak. Ve sen, kaç yaşına gelirsen gel, hep çocuk kalacaksın. Annenin yüreğinde koruyucu duvarların içindesin her zaman. Korunacaksın, ömür boyu.
Yaşamdaki tüm sevgilerin tadını çıkar Esmira. Sevgi sana mutluluk getirsin. Asıl olan bu. Geri kalan her şey ayrıntı, yaşamın getirdiği şeyler. Yaşayacak ve göreceksin.

Dünya çok kirli Esmira, kalabalık, gürültü, patırtı, açlık, yokluk, savaş, ne ararsan var.
Ama yinede yaşanılacak güzellikler öyle fazla ki, yaşa ve gör, zümrütüm. Umarım sen hep güzellikleri yaşarsın.
Şekiller değişiyor, asırlar ilerliyor. Dünya aslında çok hızlı dönüyor, günler geçiyor.
Birileri geliyor, birileri gidiyor. Hiç bitmeyen bir koşmaca var, hep yetişme telaşındayız günlere, aylara, yıllara.
Büyüme yollarına doğduğun andan itibaren adım attın. Düşeceksin, yürüyeceksin, ilerleyeceksin, öğreneceksin, büyüyeceksin, olgunlaşacaksın.

Sen doğduğunda tanışıyorsun neredeyse teknolojiyle. Cep telefonları, görüntülü konuşmalarla dünyanın öbür ucu bile yok artık. İstediğine ulaşabiliyorsun. Sosyal medyada her şeyi paylaşabiliyorsun. Tıp ta gelişimler ileri ama henüz çaresi bulunmayan hastalıklar var, galiba hep olacak, sadece asırlarda şekil değiştiriyor. Biz bu çağda modern teknolojideyiz.
Sen, genç kız olduğunda teknoloji ne hale gelecek, düşünmeye çalıştım beceremedim. Biz 20 yy.dan biraz,21.yy dan da biraz yaşayanlardanız. Umarım sende 2100 yılında 22.yy.ı görürsün. Yaşlılık belki gençleşecek, hem görüntü de, hem beyin gücünde uzun yaşama formülleri bulanacak. Biz dünyada her yere gitmeyi kolaylaştırdık. Belki de siz uzaya gideceksiniz. Diyorum ya, düşünemiyorum.

SEVGİLİ  SEVDA





Masal anlat Esmira’ya, Sevda masalları.
Mutluluğu anlat ona.
Kendi mutluluğunu bulsun.
İçinde hep iyi olsun.
Kızından kötülükler uzak olsun.
Annesinin varlığında kızın hayat bulsun.
Masallarınla büyüsün.
                                             Sevgilerimle
                                         Mektubunuz Var
                                         Yasemin Akpınar
                                               15/03/2014

13 Mart 2014 Perşembe

NİHAN'A MEKTUP



HALA OLDUM
























“Müjde hala oldun”


Sene 1980.

Akşamüzeri postacı kapımızı çaldığında, “telgrafınız var” dediğinde,”hala” olma müjdesini alacağımı tahmin etmiştim zaten, ama telgrafta kız mı erkek mi olduğu veya hiç olmazsa bebeğe verilen bir ad bile yazmıyordu.


Telgrafı çeken amcandı, hoş baban da çekse eminim aynı espriyi yapardı.
Arkadaşıma çığlık atarak sarıldım, hala oldum, hala oldum diye inlettim ortalığı, komşular kapımız çaldı, ne oluyor diye.
5 MART 1980  HABERLER
Telefon bağlattım İstanbul’a anneme. Kabıma sığamadım, ev sahibimizin odalarında dolanıp durdum. Bağlanmadı bir türlü. Belki başkasına bağlanır dedim, ağabeylerimin telefonlarını verdim santrale. 
Telefonlar bağlanamadı, bağlananlar yoktu, ben bir kız yeğenimin olduğunu öğrenemedim.
Senden önce teyze de oldum, hala da. Ama ilk defa bir telgrafla haber alıyorum ve hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Üniversite hayatı, birkaç gün koşuşturmaca, kimseden haber alamama ve hafta sonu..
Sen kucağımdasın…
Adına bayıldım, sana bayıldım, gülümsemeni sevdim, ağlamanı sevdim, ben yeğenimi sevdim.
Özlemlerimi yüreğime koydum dönerken. Seni her görüşümde her anın farklıydı. Güzelliklerini her geldiğimde ayrı ayrı yaşadım.
Hala bir peçeteye yazdığın şiirler saklıdır bende.
Şiir yazardın herkesin adına göre ve bunları daha okula gitmeden yapardın.
Müziğe, resim yapmaya ve şiire meraklıydın
Sonrada hastalıklar ile ilgili defterini hatırlıyorum. Kızamıkçık hakkında bir sürü bilgi yazmıştın deftere, yanı başımıza oturmuş küçük doktor havasında bize bir sürü soru soruyordun.

CANLARIM

Zaman değişti, artık telgraflar çekilmiyor. Anında görüntüler geliyor ekranına.
Sen Can’landığın zaman, biz ultrason sayesinde oğlun olacağını öğrenmiştik zaten. Hemen kucağımıza alma imkânı olmasa bile, bebeğin gülüşünü, ağlamasını, fotoğraflarıyla sevincimizi paylaşmıştık.
Can ileride baba olduğunda, kim bilir artık teknoloji nerelere gelmiş olacak.

Sen hayatımıza güzellikler getirdin.
Her yeğenimde ben kendimi hep özel hissettim, teker teker hepinizle büyüdüm, hepinizle olgunlaştım. Teyze oldum, hala oldum, anne oldum, geniş yürekte hepinizi ayrı yerlere koydum. Ben şanslı oldum.
Mart, senin için çifte mutluluklar demek.
SEN VE CAN
Sen doğdun, Can doğdu.
Mutlulukların hep olsun.
Umarım bir gün sen de hala olup, bu sevinci ayrıca yaşarsın.
Ben halayım.
Ayrı ayrı bir tanesiniz.
İyi ol, mutlu ol, başarılı ol, huzurlu ol.
Sevdiklerin yanında, güzellikler seninle olsun yeğenim.
Birde umarım sanatsal faaliyetlerin devam eder.



                                                 HALAN
                                                  05/03/2014