28 Haziran 2013 Cuma

Otuzuncu Yılımıza Mektubumdur.

Tam otuz yıl.

Söylemesi kolay, yaşanılası zor, geçmiş yıllar…

1983 Mezuniyet

Kocaman yüreklerimiz, şahane hayallerimiz sırtımızda ümitlerimiz le girdik kapıdan içeri. Sene 1977.Gençliğin mükemmel duygularında, heyecanlı, deli gönüllerdeydik. Yüzümüzde gülümsemeler, ruhumuzda şenlik, bizde masumiyet vardı. Ümitlerimiz, beklentilerimizin coştuğu, yaşanılacak zamanın bitmediği, anların rahat harcandığı yıllardaydık.
Gençtik, ideallerimizin tazeliğinde, 
Tıp fakültesinde olmanın gururundaydık.
Çok çalıştık, okuduk, başardık, en güzel arkadaşlıklarda, en büyük dostluklarda buluştuk. Üzüldük, ağladık… Güldük,  sevindik…
Vizelerde, finallerde yorulduk, geceleri uykusuz kaldık, derslerde uyuduk, endişelendik, heyecanlandık, gelecek kaygımızın olmadığı, doktor olarak işsiz kalmayacağımız yıllardaydık.
Bizim sınıf, üniversitede ilkleri, yaşadık hep…
Önce İstanbul’da okunan yıllar sınıfımızla birinci sınıftan itibaren Bursa’ya geldi. Üniversitemizin ilk öğrencileri sayıldık.
Ecevit zamanında kurulan tam gün yasası ilk yılımız 1978 de kaldırıldı.
Malum,1980 de askeri darbe oldu,sıkıyönetimi gördük.
1982 de mecburi hizmet çıktı, aynı yıl üniversitemiz Uludağ üniversitesiydi.
Artık okulu bitirirken kura çekeceğimiz yerleri düşünür olduk.
Genç doktorlar, yurdun her yerine dağılmak için hazırdık.
Dağıldık, hizmet ettik, çalıştık, öğrendiklerimizi uyguladık.
Bir taraftan ihtisas imtihanlarına hazırlandık, kazandık, kazanamadık.
Üniversiteler ve devlet imtihanları merkezi sisteme geçmesini yaşadık.
Bu arada, hep kendi hayatlarımızdaydık. Kimimiz kariyer dedi, kimimiz boş ver dedi, kimimiz evlendik, çocuk sahibi olduk.
Yıllarca hep meşguldük.

Sene 2013

Belki hala meşgulüz, hala kendi hayatlarımızın değişen şartlarında yaşıyoruz.
Kimimizin çocukları büyüdü, belki evlendiler, belki torun sahibi bile olduk. İş hayatlarına yeni bireyler kattık.
Emekli olduk, kimimiz çalışmaya devam dedi, kimisi artık ikinci hayatımızı yaşama zamanı dedi, bıraktık.
Ne olursa olsun, hayatımızın artık yavaşlama dönemlerine girdik.
İdeallerimizi bir şekilde gerçekleştirdik, makamlara vardık, seçtiğimiz yollarda yürüdük, başardık.
 Zor da olsa, kolay da olsa mesleğimizin otuz yılını doldurduk.
Bizler internetin ne olduğunu sonradan öğrenen nesil olduk. İnsanların birbirini unutması, hasret çekmesi neredeyse imkânsız artık.
Oysa bizlerde özlem vardı, birbirimizden haber alamama, endişelenme, merak etme duygularını yaşadık. İnternet sayesinde yine buluştuk.
Şimdi işte özlemleri giderme, buluşma, olgunluk döneminde geçmişe dönme zamanı.
Artık hayata, geçmişimize gülümseme ve yaptıklarımızla gururlanma zamanındayız.
Sınıfımızın yılların arkasından kaybolmayan dostluklarında, arkadaşlıklarındayız.
Otuzuncu yılımız kutlu olsun.     
                   
              29/06/2013 gününe
Mektubunuz Var
Yasemin Akpınar






0 yorum :

Yorum Gönder