Tam otuz yıl.
Söylemesi kolay, yaşanılası zor, geçmiş yıllar…
Kocaman yüreklerimiz,
şahane hayallerimiz sırtımızda ümitlerimiz le girdik kapıdan içeri. Sene 1977.Gençliğin
mükemmel duygularında, heyecanlı, deli gönüllerdeydik. Yüzümüzde gülümsemeler, ruhumuzda
şenlik, bizde masumiyet vardı. Ümitlerimiz, beklentilerimizin coştuğu,
yaşanılacak zamanın bitmediği, anların rahat harcandığı yıllardaydık.
Gençtik, ideallerimizin
tazeliğinde,
Tıp fakültesinde olmanın gururundaydık.
Tıp fakültesinde olmanın gururundaydık.
Çok çalıştık, okuduk,
başardık, en güzel arkadaşlıklarda, en büyük dostluklarda buluştuk. Üzüldük,
ağladık… Güldük, sevindik…
Vizelerde, finallerde
yorulduk, geceleri uykusuz kaldık, derslerde uyuduk, endişelendik,
heyecanlandık, gelecek kaygımızın olmadığı, doktor olarak işsiz kalmayacağımız
yıllardaydık.
Bizim sınıf, üniversitede
ilkleri, yaşadık hep…
Önce İstanbul’da okunan
yıllar sınıfımızla birinci sınıftan itibaren Bursa’ya geldi. Üniversitemizin
ilk öğrencileri sayıldık.
Ecevit zamanında kurulan
tam gün yasası ilk yılımız 1978 de kaldırıldı.
Malum,1980 de askeri darbe
oldu,sıkıyönetimi gördük.
1982 de mecburi hizmet çıktı,
aynı yıl üniversitemiz Uludağ üniversitesiydi.
Artık okulu bitirirken
kura çekeceğimiz yerleri düşünür olduk.
Genç doktorlar, yurdun her
yerine dağılmak için hazırdık.
Dağıldık, hizmet ettik, çalıştık,
öğrendiklerimizi uyguladık.
Bir taraftan ihtisas
imtihanlarına hazırlandık, kazandık, kazanamadık.
Üniversiteler ve devlet
imtihanları merkezi sisteme geçmesini yaşadık.
Bu arada, hep kendi
hayatlarımızdaydık. Kimimiz kariyer dedi, kimimiz boş ver dedi, kimimiz
evlendik, çocuk sahibi olduk.
Yıllarca hep meşguldük.
Sene 2013
Belki hala meşgulüz, hala
kendi hayatlarımızın değişen şartlarında yaşıyoruz.
Kimimizin çocukları
büyüdü, belki evlendiler, belki torun sahibi bile olduk. İş hayatlarına yeni
bireyler kattık.
Emekli olduk, kimimiz
çalışmaya devam dedi, kimisi artık ikinci hayatımızı yaşama zamanı dedi, bıraktık.
Ne olursa olsun, hayatımızın
artık yavaşlama dönemlerine girdik.
İdeallerimizi bir şekilde gerçekleştirdik,
makamlara vardık, seçtiğimiz yollarda yürüdük, başardık.
Zor da olsa, kolay da olsa mesleğimizin otuz
yılını doldurduk.
Bizler internetin ne
olduğunu sonradan öğrenen nesil olduk. İnsanların birbirini unutması, hasret çekmesi
neredeyse imkânsız artık.
Oysa bizlerde özlem vardı,
birbirimizden haber alamama, endişelenme, merak etme duygularını yaşadık. İnternet
sayesinde yine buluştuk.
Şimdi işte özlemleri
giderme, buluşma, olgunluk döneminde geçmişe dönme zamanı.
Artık hayata, geçmişimize
gülümseme ve yaptıklarımızla gururlanma zamanındayız.
Sınıfımızın yılların
arkasından kaybolmayan dostluklarında, arkadaşlıklarındayız.
Otuzuncu yılımız kutlu
olsun.
29/06/2013
gününe
Mektubunuz Var
Yasemin Akpınar
0 yorum :
Yorum Gönder